Birçok belediye başkanı seçimlerde değişiyor, fakat birçok belediyede belli kadrolar aynı şekilde kaldığı yerden devam ediyor. Her gelen, bir sürü vaatlerde bulunuyor. Zannediyorsunuz ki artık hiç şaibe olmayacak, şehrin vizyonu değişecek. Fakat bir bakıyorsunuz, geldiğinde birkaç müdür ve belki bir iki belediye başkan yardımcısı değişiyor, ancak geri kalanlar aynen devam ediyor.
Mesela, geçen dönem ihale alan bir firma müfettiş soruşturmasına takıldığı hâlde, bir sonraki dönemde yine aynı firma ihale almaya devam ediyor. Hemen hemen her partide durum böyle; haksız ihalelerin haddi hesabı yok. Emekli ve işçi, silindir altında ezilmiş, geçim sıkıntısı çekerken %15-20 zam alıyor. Öte yandan siyasetçiler, ballı kaymaklı ihalelerle servetlerine servet katıyor. Halk enflasyonla perişan edilirken, kamudaki israf ve yolsuzluklar önlense, Türkiye’de ne açlık ne de sefalet kalır.
Onca yolsuzluk yapan belediye başkanı ve kamu görevlisi var. Eğer belediyeler dışında birçok kurumda da haksızlık ve hukuksuzluk bitmiş olsa, kimsenin bir sorunu kalmaz. Hırsızlık ve yolsuzluk yapanlara parti ayrımı yapmadan caydırıcı cezalar verilse, bakalım kim cesaret edecek? 30-40 sene ağır cezalar verildiğinde, hangi babayiğit yolsuzluk yapabilir, görelim! Hiç kimse cesaret edemez.
Millet perişan; sebebi yolsuzluk ve haksız kazançlar. Kamu, trilyonluk zarara uğratılıyor ve bu kişiler ellerini kollarını sallayarak çekip gidiyor.
Bu ülke ne zaman düzelir? Ancak bu hırsızların hak ettikleri cezaları aldığı zaman!