GEÇMİŞTEN GETİRDİKLERİN BUGÜNÜ ŞEKİLLENDİRİYOR MU?

Yaşadığımız her olay bize bizi gösteren bir ayna oluyor aslında.

Bunun için şartları bazen diğer insanları suçlasak dahi, içimizdeki duyguları önümüze sunan bir sistem var karşımızda.

İçimizde öfke varsa mesela, öfkeli insanlar çıkıyor karşımıza, bulunduğumuz sahnede başroldeyken, çevremizdeki herkes içimizdeki bir parçamızı gösterip, anlatıyor bize içimizdeki bizi.

İlk aynalarımız, anne ve babalarımız oluyor. Çocukken kopyaladığımız, onlar ne yaparsa kendimizi farkında olmadan onların birer parçası gibi aynı davranışları yaparken bulabiliyoruz. Oysaki pek çok kişi de kadınlar özellikle, annelerine benzemek istemezlerken, bir gün görüyorlar ki, birebir o eleştirdikleri huylar onlara da bulaşmış. Kabule en zor geçilen alan oluyor burası. En korktuğunun başına gelmesi gibi bir şey bu aslında.  En çok reddettiğinin yanıbaşında dikilip gözünün içine bakması.

Bizler çocukluktan itibaren, annelerini babalarını kopyalayan varlıklar olarak, birer parçamızın onlara benzemesi çok da normal değil mi?

Üstelik bizi biz yapan o kadar çok etken varken, mesela atalarımızın birer parçası olarak, bilimin dahi kanıtladığı etki, genetik yoluyla aktarılan duygular ve kalıplar.  7 kuşak atamız bize etki etmekte, biz olmamıza gelen bir etki bu. Bu etki o kadar yüksek ki üzerimizde nesillerin bilgisini bir organizmadan diğer organizmaya taşınması da aslında çok mucizevi bir şey.  Aslında insan varlığı olmakta o kadar mucizevi değil mi ki?

Ataların değerleri yani kalıpları, inançları, bakış açıları toplumu şekillendirdiği gibi bizleri de yoğun olarak şekillendirmekte ve biz olmamıza katkısı yüksek. Ve aslında o nedenle toplumlar birbirine benzemekte olduğu gibi farklı ülkelerdeki  toplum insanları da  kendi içinde birbirine benziyor. Farklılıklar içindeki benzerlikler yadsınamaz.

Ve en önemlisi anne ve babamız bizim ilk atamızdır, Atalar zinciri anne ve babadan başladığı için de oldukça bağlantılı birbirine.

Tabiiki geçmişe göz atarken unutmamak gerekir ki, bizim gibi duygudan oluşan insanoğlu, aslında ilk duygularını anne karnında yaşamaya başlar. Her nekadar yaşadığını sandığı duygular, annesine ait de olsa anneyle bütünleşme ve duygusal beraberlik o noktada vücut buluyor. Anneniz, size hamileyken mutluysa gerçekten kendinizi şanslı sayabilirsiniz. Bizleri en çok şekillendiren alanlardan biri anne karnı deneyimleridir çünkü. Bilinç altında öylesine yer eder ki, kaç yaşında olursanız olun, illa ki şu ana kadar taşınır oradaki duygular. O yüzden anne bizim yuvamızdır, kopyaladığımız, duygusal olarak ilk irtibatta olduğumuz kişidir.

Bu bahsettiğim tüm etkenler, bilinç altı hafızamızda yer alan ve şu anki bizi oluşturan temel katmanlardan bazıları.

Çocukluk travmalarını unutmamak gerekir ki, onlar da başrolde kendini gösterir her zaman. 

Bu kadar katmanda dahi, peki ben bu hikayenin neresindeyim diyebilirsiniz tabiî ki.

Yüksek farkındalıkla,  coşkulu ve huzurlu günler dilerim.

Sevgiler,

Doğa Gülay CIRBAN

Sosyolog- Aile Danışmanı  / Bilinçaltı ve İlişki Danışmanı

[email protected]

Instagram:  @iliski.bilincalti.danismani

YORUM EKLE
YORUMLAR
Ülkü Öcal
Ülkü Öcal - 3 yıl Önce