Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na sormak istiyorum:
Neredesiniz Sayın Bakan?

Biraz o makam koltuklarından kalkıp, bu ülkenin gerçeklerine bakmanın zamanı gelmedi mi? Her gün mahkeme salonlarında dağılan yuvalar, geleceğini kaybeden çocuklar, umudunu yitirmiş kadınlar ve sessiz çığlık atan babalar var. Boşanmalar artıyor, aile yapısı çöküyor ve toplumun temeli sarsılıyor.

Bu artışın sebeplerini masaya yatırmak, “Nasıl azaltabiliriz?” sorusuna samimi bir şekilde yanıt aramak artık bir zorunluluk haline geldi. Fakat görünen o ki, bu konuda kalıcı ve çözüm odaklı bir politika hâlâ ortaya konulmuş değil.

Boşanmaların ardından ortaya çıkan tablo içler acısı… O çocuklar birer istatistik değil; geleceğimizin aynası. Arada kalan bu yavrular, sevgisizliğin ve ilgisizliğin içinde büyüyor. Sonra da karşımıza bir madde bağımlısı, bir hırsızlık zanlısı ya da bir suç makinası olarak çıkıyorlar. Bu sadece ailelerin değil, tüm toplumun kaybıdır.

Peki siz hiç televizyon ekranlarına baktınız mı Sayın Bakan?
Gündüz kuşağı programları, sansasyon uğruna aile mahremiyetini pazarlıyor. Dizilerde ihanet, şiddet ve yozlaşma “normal” gösteriliyor. Sosyal medya, kontrolsüz içeriklerle gençliğin değerlerini aşındırıyor. Türk milletinin çöküşünü hızlandıran bu tabloya kim “dur” diyecek?

Artık toplumun kanayan yarasına gerçek bir pansuman yapılması gerekiyor. Gündüz kuşağı skandalları yerine, toplumsal farkındalık yaratacak açık oturumlar yapılmalı. Psikologlar, sosyologlar, ilahiyatçılar ve toplumun kanaat önderleri bir araya gelmeli. Gençliğin elinden tutacak, aileyi yeniden merkeze alacak projeler hayata geçirilmeli.

Sayın Bakan, bu bir uyarı değil; bir feryattır.
Toplum olarak bir ahlak çöküntüsünün eşiğindeyiz. Gençlik vahim durumda, suç oranları artıyor, boşanmalar ise neredeyse günlük sıradan bir olay haline geldi.

Artık geç kalmadan, hep birlikte çözüm üretmenin zamanı. Çünkü aile yıkılırsa, toplum da yıkılır.