Doç.Dr.Hanefi Bostan'dan YÖK'e Tepki

YÖK.’ün yaptığı Akademik Teşvik Yönetmeliği değişikliğine tepki gösteren Kamu Sen İstanbul İl Başkanı Doç.Dr.Hanefi Bostan konuya ilişkin bir açıklama yaptı.

Doç.Dr.Hanefi Bostan'dan YÖK'e Tepki

Bostan yaptığı açıklamasında
YÖK Akademik Teşvik Yönetmeliğinde Yaptığı Değişiklikleri Geri Çekmeli diyen,Bostan

Türk Eğitim-Sen olarak, YÖK, üniversiteler ve yargı cephesi de dâhil olmak üzere bütün platformlarda gerekli girişimlerde bulunacağız. Bir kez daha sürecin bütün taraflarını hukuk zeminine, Türkçe’nin bilim dili olarak önünü açmaya, Türk akademisine, Türk yayıncısına ve bilim insanlarına hakaret eden bu anlayıştan dönmeye davet ediyoruz.

Üniversite çalışanı akademisyenlerimizin çalışmalarını değerlendirmek üzere 17 Ocak 2020 yılında çıkarılan yönetmelik ile Türk üniversite sistemi ciddi zarar almıştır.

YÖK’ün oyun bittikten sonra kural değiştirmesi nedeniyle yanlış bir uygulama ile adeta yabancı dil hayranlığıyla bezenmiş bir yönetmeliği yayınlayarak hukuk dışına çıkılmıştır. Anlaşılıyor ki, bazı çevrelerin bu ödeneği zorlaştıralım, almasınlar, alamasınlar gibi bir yaklaşımının etkisinde kalınmıştır. Türk Eğitim-Sen olarak Akademik Teşvik Ödeme yönetmeliği sürecinde YÖK’ün akademisyenlerin taleplerinin ciddiye alacağını beklerken, eskisini mumla aratır bir düzenleme ve hukuk dışı geriye dönük bir menfi değerlendirme süreci ile karşı karşıya kalınmış oldu.

Türk üniversitelerine bir nevi hakaret içeren ve adeta bir kompleksin etkisinde kalmış bir zihniyetin eseri olan bu yönetmeliği hazırlayanları kınıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülünde ülkemizin millî ve yerli çalışmaların teşvik edildiği, üniversitelerin akademik performanslarına göre araştırma üniversiteleri olarak ilan edildiği, belirli bölgelerde ihtisas üniversiteleri kurma yönünde faaliyetlerin yürütüldüğü bu dönemde böyle bir teşvik çalışmasının hazırlanması Türk üniversitelerinin ayağına pranga bağlanmasından başka bir şey değildir.

Özellikle uluslararası yayınevi şartına “Türkçe dışındaki dillerde aynı alanda farklı yazarlara ait en az yirmi kitap yayınlamış olmak” ibaresinin eklenmesi onlarca yıl yayın hayatında olan, eserleri dünyanın sayılı kütüphanelerinin koleksiyonlarında yer alan piyasa şartlarına rağmen bin bir zorlukla ayakta kalmaya çalışan ve bu yönetmeliğe göre tek suçu “Türkçe” kitap basarak Türkçenin bilim dili olarak kabul görmesi için çalışan Türk yayınevlerine bir hakaret içermektedir. Bir nevi müstemleke anlayışı ve yabancı hayranlığını andıran, yerli ve milli olmaktan uzak bu bakış açısı, uluslararasılaşmanın yabancı dilde yayın yapmakla alakasının olmadığını görememiştir. Dünyanın hiçbir gelişmiş memleketinde “kendi dili dururken başka dilde yayın yap ve bunu da ben teşvik edeyim” diyen bir devletin olup olmadığı sorusunu Sayın Cumhurbaşkanımızın, YÖK’e ve yönetmeliği hazırlayanlara sorması kamuoyunun talebidir.

Sempozyum ve kongrelerde katılımcıların yüzde ellisinden fazlasının yabancı olması şartının getirilmesi de aynı zihniyetin bakış açısının bir başka tezahürü olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durum ülkemizde ve üniversitelerimizde tematik kongre düzenleyen alanında seçkin bilim insanlarını bir araya getirerek akademik hayata bir buluşma ve ortak sinerji oluşturma noktasında katkı sunan çalışmaları da sekteye uğratacaktır. Üniversitelerimize ve kurumlarımıza “Türkiye dışında en az beş farklı ülkeden sözlü tebliğ sunan konuşmacının katılım sağlaması ve tebliğlerin yarıdan fazlasının Türkiye dışından katılımcılar tarafından sunulması” şartı yabancı katılımcı sayısını sağlayabilmek için daha fazla davetli ve tebliğ sunan konuşmacı çağırma yükü, dolayısı ile ekonomik yük getirecektir. Bunun yanında bu şartları sağlasın diye akademisyenlerimizin yabancı ülkelerde bu etkinliklere katılması yönünde tercih kullanmasına neden olacak, bu da gereksiz maliyet ve üniversiteler tarafından bu giderlerin karşılandığı durumda kamu zararı meydana getirecektir.

Bildiri kitaplarının yayınlayan kurum ve kuruluşa bakılmadan yayın kategorisinden çıkarılması, toptancı saldırgan anlayışın bir tezahürü olarak ortaya çıkmaktadır. Dergi editör kurulu üyeliklerinin teşvikte kapsam dışı bırakılması da yapılan çalışma ve gösterilen özveriye haksızlık olarak görülmelidir.

Bazı çarpıcı hususlarını dile getirdiğimiz bu akademik teşvik yönetmeliğindeki değişikliğin geri planı titizlikle araştırılmalı, bu bakış açısı titizlikle incelenmelidir. Türk akademisine, Türk yayıncılığına hakaret içeren bu yönetmelik derhal düzeltilmelidir. Eğer yönetmelikten kimse yararlanmasın, kimse teşvik almasın gibi bir bakış açısı hâkim ise “Yönetmeliği kaldırıyoruz, akademik teşvik sürecini bitiriyoruz.” şeklinde bir açıklama ile kamuoyunu oyalamadan ve hukuk dışı yollara sapmadan bir açıklamanın yapılması gerekmektedir. Emin olun, böylesi bizi daha az üzecektir.

2020 yılında çıkan yönetmeliğin 2019 yılında yapılan çalışmaları değerlendirmesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temel bir ilkesi olan hukuka uyarlıkla çelişmektedir. Bu yönetmelik ve doğurduğu sıkıntıların Türk Eğitim-Sen olarak takipçisi olacağız. YÖK, üniversiteler ve yargı cephesi de dâhil olmak üzere bütün platformlarda gerekli girişimlerde bulunacağız. Bir kez daha sürecin bütün taraflarını hukuk zeminine, Türkçe’nin bilim dili olarak önünü açmaya, Türk akademisine, Türk yayıncısına ve bilim insanlarına hakaret eden bu anlayıştan dönmeye davet ediyoruz.Dedi.

Güncelleme Tarihi: 21 Ocak 2020, 22:32
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER